Op. Dr.
Nizam Kurtdere
Genel Cerrahi
Hakkımda
Op. Dr.
Nizam Kurtdere
Genel Cerrahi

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 1987

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi 1992

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Laparoskopik Cerrahi ve Gastro-İntestinal Endoskopi eğitimi

Nevşehir Ürgüp'de mecburi hizmet 1987-1988

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Genel Cerrahi asistanlığı 1988-1992

Tercan Devlet Hastanesi başhekimliği 1992-1993

İstanbul çeşitli kamu sağlık kurumları 1993-2014

Metabolik Cerrahi Merkezi 2014-2015

Özel Muayenehane 2015-Ekim 2020

Özel Sen Jorj Avusturya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı - Başhekim 2020 Ekim-

Laparoskopik cerrahi ( kapalı safra kesesi vb.)

Endoskopi (gastroskopi-kolonoskopi)

Proktoloji (hemoroid-anal fissür-kıl dönmesi ) ve diğer genel cerrahi girişimler

+90 212 2926220, +90 212 2432590, +90 5346473599
Özel Avusturya Sen Jorj Hastanesi
Özel Sen Jorj Avusturya Hastanesi Bereketzade Medresesi Sok.No:7 Bereketzade Mah. BEYOĞLU İstanbul
Sosyal Medya Hesapları
bir blog ekledi 


Önceki yazılarımda daha detaylı açıkladığım gibi; hemoroid anal kanalın içindeki toplar damar ağlarının oluşturduğu yumuşak şişliklerin ıkınma sırasındaki zorlama nedeni ile daha da şişerek anal kanal dışına sarkması sonucu oluşan hastalıktır. Sarkan bu şişliklere basur memesi yada hemoroid pakesi adı verilmektedir. Hemoroid tedavisinde kullanılan ilaçların amacı bu şişlikleri ve dolayısıyla hastalığı ortadan kaldırmak değil şikayetleri yatıştırmaktır. Bu sebepten ötürü geçmişte uzun bir süre hemoroid hastalığı cerrahi müdahaleler ile tedavi edilmiştir. Söz konusu ameliyatların sebep olabileceği sıkıntılar şunlardır:

1-Ameliyattan sonra anal bölgenin temiz tutulması ve pansuman yapılıp kapatılması mümkün değildir, ameliyat yarası tuvaletle kirlenir ve hemen iltihaplanır.
2-Anal bölgeye sağlıklı dikiş atılamaz iltihap ve tuvalet esnasındaki gerilme ile dikişler kısa sürede yırtılıp düşer. Bu yüzden genelde ameliyat yarasına dikiş atılmaz açık bırakılır.
3-Açık bırakılan ve pansuman yapılamayan iltihaplı yaralar anal kanalın tuvalet esnasında açılıp kapanması nedeniyle çok geç iyileşir, bu süre genellikle 3-4 haftayı geçer.
4-Anal bölgenin çok hassas olması, ağrı sinirlerinden çok zengin olması ve tuvalet esnasındaki gerilme nedeniyle ameliyat sonrası çok ağrılı ve zahmetli geçer, bazen dayanılmaz olur.                                          

5-Ameliyat agresif yapılırsa anal darlık yada yetmezlik gibi  ciddi komplikasyonlar görülebilmektedir. Bunun dışında apse, kanama ve hematom gibi komplikasyon riski vardır.

Bu sorunlar nedeni ile bu hemoroid sıkıntısı çeken insanların çoğu tedavisini ertelemektedir ve bu nedenle de hemoroid ileri evrelere geçerek komplikasyonlarını ve semptomlarını arttırmaktadır. Bu durumun çözümü için tıp dünyasındaki arayışlar devam etmektedir. Bu sorunlara çare olmayı amaçlayan girişimsel tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerin başında İRC, Rubber Bant, THD, Skleroterapi gibi müdahaleler bulunmaktadır ve bu yöntemler detaylı bir şekilde önceki yazılarımızda incelenmiştir. Bunların dışında yakın zamanlarda geliştirilmiş ve uygulanmaya başlanan lazer ile hemoroid tedavisi geleneksel yöntemlere kıyasla sahip olduğu avantajlar ve sağladığı faydalar nedeniyle gittikçe daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca teknolojinin ilerlemesiyle pahalı olan lazer tedavisi de gelişmekte ve daha ekonomik fiyatlarla uygulanabilmektedir.

Lazerle Hemoroid Tedavisi Nasıl Yapılır?

Genel anestezi altında anoskopla anal kanala girilerek belirlenen hemoroid pakeleri içerisine lazer ucu açılacak olan 1-2 milimetre boyutundaki deliklerden sokulur ve lazer enerjisi ile ablasyon yapılarak içten kurutulur. Aynı işlem diğer pakeler için tekrarlanır. Uygulama ortalama olarak 15-20 dakika kadar sürmektedir. Uygulama sırasında kesi atılmadığı için dikiş gerektirmez, açık yara yoktur. Pansumanı yapılarak krem sürülüp kapatılır. Hastanın hastanede uzun bir müşahadesine gerek kalmaksızın aynı gün veya bir sonraki gün taburcu edilir. 

Lazerle Hemoroid Tedavisinin Üstünlükleri

- Hastanede yatış süresi çok kısadır, aynı gün taburcu edilebilir, evde yatak istirahati gerekmez.
- Açık yara olmadığından bakımı daha kolaydır, duş ile temizlik ve krem sürülüp yumuşak tutulması yeterlidir.
- Ağrısı çok daha az olur.
- Diğer girişimsel tedaviler hemoroidin erken evrelerinde uygulanıp ilerleyen evrelerde yetersiz kalmasına rağmen lazer tedavisi hemen hemen hemoroidin tüm evrelerinde uygulanabilmektedir. -Dikkatli uygulandığında komplikasyon oranı oldukça düşüktür.


Kaynaklar

  1. The Role of Lasers in Hemorrhoidectomy
  2. Hemorrhoidectomy---Laser vs. Nonlaser: Outpatient Surgical Experience 
  3. Ambulatory Hemorrhoidectomy with CO 2 Laser 
  4. Laser Hemorrhoidoplasty Procedure vs Open Surgical Hemorrhoidectomy: a Trial Comparing 2 Treatments for Hemorrhoids of Third and Fourth Degree
bir blog ekledi 



Tıbbi olarak pilonidal sinüs adı ile bilinen kıl dönmesi hastalığı kuyruk sokumu bölgesinde cilt altında oluşan kistik sinüsal bir inflame yapıdır. İçinde bir veya birçok kıl bulunan kese şeklinde bir yapıdır, başlangıç evresinde 1 santimetreden küçük bir boya sahiptir ancak ilerleyen evrelerde bu yapı 10-15 santimlik tüneller şeklinde deriye birkaç yerden açılıp irin akıntısı yapan kronik yaralara dönüşür. Geçmişten günümüze kadar birçok cerrahi müdahale ile tedavisi yapılmış olan kıl dönmesi hastalığında cerrahi tedavilerin büyük çoğunluğu geniş kesiler ve kalça yapısını deforme eden yara ve dikiş izine sebep olmaktadır. İyileşme için uzun bir süre gerektiren bu ameliyatlar bu süreçte de çözüm yöntemleridir. Bu ameliyatlarda geniş doku alınmasından dolayı, yapılan dokuda hastalık nüks ettiği takdirde ikinci defa yapılacak olan ameliyatın kapatılması çok zordur ve sıklıkla açık bırakılması gerekir, bu da yaraların aylarca iyileşememesine sebep olur. Buna bakarak günümüzde kıl dönmesi hastalığında başarı ile uygulanan lazer tedavisi uygun hastalar için ciddi avantajlar içermektedir.

Lazerle Pilonidal Sinüs Tedavisi

Hasta ve doktor tercihi ile genel ya da lokal anestezi kullanılarak uygulanabilen bu operasyon sinüs deliklerinden girilerek içinde bulunan kıl, iltihap ve granülasyon dokusunun kürete edilmesi ve temizlenmesidir. Ardından lazer probu ile sinüsün içine girilerek yeterli düzeyde atışla ablasyon yapılır. Müdahale sonrası sinüs girişleri içerideki artıkların dışarı akışına olanak sağlamak için açık bırakılır ve dikiş atılmaz. Giriş deliklerinin etrafı temizlenerek içine tekrar kıl girmeyecek şekilde pansuman ile kapatılır. Hastanın sadece uygulanan anestezinin etkileri geçinceye kadar hastanede takibi gerekmektedir ardından taburcu edilerek evine yollanır. Yatılı istirahate gerek duyulmaz. Tedaviyi takiben yaradan seröz akıntı olur, ancak bu akıntı bir kaç gün içinde azalarak kesilir. İyileşme sinüsün büyüklüğüne göre 2-4 haftada pansumanla sağlanır. Burada en önemli nokta pansumanların yaranın içine kıl kaçmayacak şekilde 4 tarafının bantla kapatılmasıdır. Çünkü pansuman altına geçen kıllar sinüsün içine girip hastalığın tekrarlamasına sebep olabilir. 

Lazerle kıl dönmesi tedavisinin avantajları; 

-Uygulaması Kolaydır ve işlem süresi ve iyileşme süreci kısadır. -Kesi ve dikiş olmadığı için iyileşme sonrası hiç iz kalmaz, bu durum özellikle bayan hastalar için ciddi bir estetik avantajdır. -Ağrısı az olur ve yatak istirahatine gerek olmaz, hasta aynı gün evine gönderilir. – Cerrahi tedavide olduğu gibi alınıp atılan bir doku olmadığı için nüks etmesi halinde kolaylıkla tekrar uygulanabilir.

Kaynaklar

  1. Nd-YAG laser treatment of primary and recurrent pilonidal sinus
  2. A new minimally invasive treatment of pilonidal sinus diseasewith the use of a diode laser: a prospective large series of patients
  3. Pilonidal sinus destruction with a radial laserprobe: technique and first Belgian experience




bir blog ekledi 


Safra Kesesi Nedir?

Safra kesesi karaciğerin hemen altında bulunan boyu 4 ile 8 santim arasında olan kese yapılı bir organdır. Bu organın görevi karaciğerde üretilen ve oniki parmak bağırsağına salınan sindirime yardımcı enzimlerin ihtiyaç duyulana kadar depolanmasını sağlamaktır, bu salgılama işlemi yemek yedikten sonra salgılanan kolesistokinin hormonu tarafından tetiklenmektedir. 

Olası Hastalıklar ve Genel Nedenleri

Safra kesesinde depo edilen safra maddesi çökmeye meyilli olan kolesterolü içeriğinde barındırmasından dolayı çökme ve grup olarak taş oluşturma gibi bazı problemlerin oluşumuna yatkın bir organdır. Bununla birlikte bazı durumlarda safra salgısı içinde bazı enfektif patojenler de içerebilmektedir ve bu patojenler yine çökme oluşmasına sebep olabilir. Bu gibi durumlarda safra kesesi içinde birikme ve zamanla taş oluşumu gerçekleşmektedir ancak bu taşların oluşumu safra kesesinin içi ile sınırlı kalmamakta ve safra yolları üzerinde oluşarak safra yollarının tıkanmasına da sebep olabilmektedir. Safra yolları üzerinde oluşan ve tıkanıklığa sebep olan taşların bir an önce tedavi edilmesi gerekmektedir.

Safra Taşı Belirtileri

1-Karın bölgesinin sağında; 

-Halk arasında safra kesesi atağı olarak da bilinen yemek sonrası aniden başlayan,

-Vakit geçtikçe kötüleşen ve saatler sürebilen,

-İlaç, kusma, gaz çıkarma gibi yöntemlere cevap vermeyen künt ağrılar

2-Ağrı ile başlayan mide bulantısı 

3-Kusma

Tanı Yöntemleri

Safra kesesi ve yollarının tanısında günümüzde kullanılan en etkili yöntem ultrasonografidir. Bu yöntem ile uzman doktor muayenesi sonrası ultrason adı verilen bir cihaz yardımı ile ses dalgaları kullanılarak vücudun dışından çok kısa bir sürede safra kesesi ve yolları görüntülenebilmekte, safra taşı veya polip gibi safra yolu hastalıkların tanısı gerçekleştirilebilmektedir. Bu tanıdan yola çıkılarak da en etkili tedavi yöntemlerine doktor tarafından kesin bir şekilde karar verilebilmektedir.

Laparoskopik Safra Kesesi Ameliyatı

Safra kesesi birçok hassas organ, damar ve dokunun bulunduğu ve ulaşılması zor bir bölgede bulunduğundan dolayı geleneksel açık ameliyat ile safra kesesinin alınması çok büyük bir girişimdir ve hasta için birçok zorluk ve risk taşır. Ameliyatın akabinde hastaların 7 ile 10 gün hastanede yatılı takibinin ve ardından da 1 aydan uzun bir süre boyunca evde istirahatının gerekmesi gündelik hayatı sekteye uğratan faktörlerdir. Bunun yanı sıra geleneksel ameliyatların büyük komplikasyon riskleri de vardır ve vücutta büyük bir yara izi bırakır. Buna karşıt laparoskopik ameliyat ile safra kesesinin alınması vücut üzerine yapılacak olan 4 çok ufak kesi ile hasta için çok daha güvenli ve konforlu şekilde yapılabilmektedir. Bu ameliyat sonrası hastanın hastanede sadece 1 gün yatılı takibinin yapılması ve ardından evde 1 hafta istirahatı yeterli olacaktır. Aynı zamanda da bu ameliyatın komplikasyon riskleri geleneksel ameliyat ile kıyaslanamayacak kadar düşüktür.

Endoskopik Safra Yolu Taşı Alınması

Safra yolları üzerinde oluşmuş ve safra kanallarını tıkayan taşların geleneksel ameliyatlarla alınması neredeyse imkansız sayılacak kadar zahmetli ve zor bir işlemdir. Ancak bu taşların endoskopik girşimlerle alınması günümüzde mümkündür. Ağızdan ucunda kamera bulunan endoskop adı verilen uzun bir tüp ile girilerek hastanın midesine ve daha sonra oniki parmak bağırsağından safra çıkışına ulaşılması ve bu bölgede safra kanallarını tıkayan taşların ameliyatsız bir şekilde çıkarılması mümkündür. Bu işlem sırasında hastaya sedasyon veya anestezi uygulandığı için hasta açısından son derece konforlu bir yöntemdir ve geleneksel ameliyatların hiçbir riskini taşımaz. Sadece endoskopinin yanında getirdiği ve ameliyat ile kıyaslanamaz şekilde düşük riskleri taşımaktadır. Bunun yanı sıra herhangi bir yara izi oluşturmaz ve hastaların hastanede yatışına gerek duyulmaz, işlemden birkaç saat sonra hastalar taburcu edilir ve iyileşme süreci de hasta için çok kısadır.


 

Kaynaklar

  1. Endoscopic gallbladder drainage for acute cholecystitis: technical and clinical results
  2. Laparoscopic cholecystectomy and interventional endoscopy for gallstone complications during pregnancy
  3. Single-step treatment of gall bladder and bile duct stones: A combined endoscopic–laparoscopic technique
  4. Endoscopic ultrasonography in diagnosis of the extent of gallbladder carcinoma
  5. Endoscopic gallbladder drainage for acute cholecystitis


bir blog ekledi 


Kıl dönmesi (Pilonidal Sinüs)' nde Karydakis Ameliyatı, flap ameliyatları arasında en kolay uygulanan ve en az iz bırakan yöntemdir. Farklı bir şekilde cilt kaydırma işlemi uygulanır. Karydakis yönteminde cilt ayrı bir parça halinde getirilmez, yan tarafdan cilt yana doğru kaydırılarak orta hatta alınır.

Karydakis ameliyatı uygulanırken kıl dönmesinin olduğu cilt kesisi, orta kısmından değil ortanın yan tarafından daha çok olacak şekilde yapılır ve az kesilen tarafdaki cilt karşı tarafa doğru kaydırılıp o haliyle dikiş atılır. Karydakis ameliyatı (cilt kaydırma ameliyatı) kolay uygulanan ve ameliyat sonrası rahat geçirilen bir flap yöntemidir.

Karydakis Ameliyatının Avantajları:

· Uygulanan işlem kolaydır.

· Ameliyat sonrası oluşan iz belirgin değildir.

· Tekrarlama ihtimali diğer flap ameliyatlarından daha azdır.

· Ameliyat sonrası sıkıntılı değildir.

· Uygulama sonrası daha az ağrı hissedilir.

· Uygulanan bölgede iltihaplanma ihtimali azdır

· İlerlemiş vakalarda da uygulanabilir.


Karydakis Ameliyatının Dezavantajları:

· Belden aşağı uyuşturma (epidural anestezi) veya narkoz (genel anestezi) gerektirir.

· Mikro sinüsektomi ameliyatına göre daha büyük bir operasyondur.

· Hastanede uygulanması gerekir.

Kıl dönmesi tedavisi için onlarca ameliyat çeşidi mevcuttur. Kıl dönmesinin büyüklüğü, şekli, yerleşim düzeni ve gelişmiş komplikasyona göre en uygun olan ameliyat yöntemi tercih edilmesi önemlidir. Cerrahlar genellikle bunlardan bir veya ikisini öğrenip uygulamaktadır. Genel cerrahinin sadece proctoloji (makat hastalıkları) ile ilgilenen cerrahları kıl dönmesi hastası ile daha çok karşılaştıkları için tanımlanan ameliyatların çoğunu bilir ve her hasta için en uygun yöntemi önerip uygular. Kıl dönmesi ameliyatını hangi yöntemle yaptıracağınıza kendiniz araştırarak karar vermeli ve bunu doktorunuzdan istemelisiniz.


Kaynaklar

  1. Pilonidal sinus: experience with the Karydakis flap
  2. The effect of obesity on the results of Karydakis technique for the management of chronic pilonidal sinus
  3. Short-term results of Karydakis flap for pilonidal sinus disease
  4. Short and long-term results of the Karydakis flap versus the Limberg flap for treating pilonidal sinus disease: a prospective randomized study


bir blog ekledi 



Endoskopi, vücut içinde çoğunlukla içi boş organların tanı amaçlı görüntülenmesi işlemidir. Bu işlem, ucunda kamera veya gerekli durumlarda başka tanısal veya cerrahi aletler de bulunduran ve endoskop adı verilen cihaz ile uygulanır.

Endoskop adı verilen cihaz uzun bükülebilir bir tüp şeklindedir, ucundaki ışık ile kameradan alınan görüntüler bir ekrana yansıtılarak izlenmesine ve kayıt edilmesine olanak sağlar. Endoskopi yapıldığı organa göre Latinceden gelen özel isimlere sahiptir ve bu isimler çoğunlukla hastalar için kafa karıştırıcıdır. 

-Kolonoskopi: Kalın bağırsağın tamamının görüntülenmesi;

-Gastroskopi: yemek borusundan başlayarak mide ve en son oniki parmak bağırsağının ortasına kadar görüntülenmesi;

-Bronkoskopi: Akciğerin içindeki ve dışındaki solunum yollarının görüntülenmesi;

-Sistoskopi: İdrar kesesinin içinin görüntülenmesi;

-Histeroskopi: Rahim içinin görüntülenmesi;

ve bu görüntülerin incelenmesi işlemlerinin özel adlarıdır. Her birinin yapılma endikasyonu yani yapılma amacı ve bunun yanında riskleri ve diğer detayları kendi başına bir yazı konusudur.

Endoskopi ile tanı amaçlı görüntüleme veya biyopsi yapılmadan önce hastaya sedasyon uygulanır ve prosedür baştan sona hasta için herhangi bir acı veya rahatsızlık içermez. İşlemden sonra birkaç saat içinde gündelik hayata dönülebilir herhangi bir hastane takibi gerektirmez.

Günümüzde teknolojinin özellikle tıp alanındaki gelişmeleri sayesinde endoskopi işlemi sadece bir görüntüleme ve tanı işlemi olmaktan çıkmış ve cerrahi girişimler, taş veya yabancı cisim çıkarma gibi birçok tedavi amaçlı uygulamada da kullanılabilmektedir. Endoskopik uygulamalar vücudun anal kanal, nefes borusu, idrar yolları vajen gibi açıklıklarından yapıldığından dolayı herhangi bir kesi, dikiş uygulamasına ihtiyaç duyulmadan ve iz bırakma derdi olmadan gerçekleştirilmektedir. Safra yollarından taş çıkarılması, iç kanamaların durdurulması veya erken evre tümörlerin cerrahi bir şekilde alınması (EMR) yada daralma olan yolların stend yardımı ile tekrar açılması gibi normalde ciddi olan girişimlerin uygulandığı hastaların bu işlem sonrası hastanede 1 gün takibinin yapılması yeterli olmaktadır. Buna karşıt bu hastalıkların geleneksel ameliyat yöntemleri ile müdahalesi sonrası büyük komplikasyon riskleri, hastanede bazen haftalar süren yatış ve yara izi kalması gibi istenmeyen yan etkiler ile karşılaşılmaktadır.

Endoskopi ile yapılabilen işlemler

Örnek olarak gastroskopi ile sıklıkla yapılan girişimler:

1-Ağızdan girilerek oniki parmak bağırsağına kadar olan bölgede tanısal görüntüleme ile gerekli biyopsilerin yapılması (parça alınması).

2-Bu bölgede oluşmuş herhangi bir kanamanın çeşitli yöntemler kullanılarak durdurulması.

3-Aynı bölgede tespit edilen balık kılçığı, tavuk kemiği, mideye kadar yutulmuş yabancı cisimler veya bezoar denilen midede top haline gelmiş sindirilemeyen cisimler gibi yabancı maddelerin çıkarılması.

4-Safra yollarının oniki parmak bağırsağına açıldığı yerden girilerek tanı amaçlı görüntülenmesi, taş varsa çıkartılması veya bağırsaklara bağlandığı noktadaki açıklığın genişletilerek tıkanma sarılığının tedavi edilmesi.

5-Ucunda ultrason sondası bulunduran endoskop ile teşhisi çok zor olan bazı iç organ hastalıklarının, mide, oniki parmak bağırsağı, yemek borusu içinden çekilen ultrasonlar ile tanısının konulması ve canlı ultrason görüntüsü yardımı ile özel bir iğne aracılığında bağırsak dışına çıkılarak örneğin geleneksel yöntemlerle ulaşımı imkansız olan pankreastan kanser veya başka hastalıkların teşhisi için biyopsi yapılması sağlanabilir.

6-Eskiden ciddi geleneksel ameliyat gerektiren, bilinci kapalı veya bitkisel hayatta olan hastaların beslenmesi için takılacak olan besleme tüpünün ameliyat gerektirmeden mideye girilerek özel bir yöntem ile karın ön duvarından çıkılması ve beslenme tüpünün (PEG) bu sayede büyük bir ameliyat riski alınmadan takılmasının sağlanması.

Yukarıda sayılan işlemler ve daha birçoğunun yapılmasına olanak sağlayan endoskopi işleminin tanısal olarak yapıldığı hastalarda neredeyse hiçbir ciddi komplikasyona rastlanmaz. İşlem, sedasyon veya anestezi altında yapıldığından dolayı hasta için kolay ve zahmetsizdir. Tedavi amaçlı girişimlerde oluşabilecek komplikasyonlar hem risk hem ciddiyet açısından geleneksel ameliyat karşılıkları ile karşılanamayacak kadar düşüktür. Görülebilecek komplikasyonlar, her endoskopik girişim için farklılık gösterir ve konular ayrı ayrı incelendiğinde ele alınacaktır.


Kaynaklar

  1.  History of endoscopy
  2. Gastrointestinal endoscopy: past and future
  3. ESGE recommendations for quality control in gastrointestinal endoscopy: guidelines for image documentation in upper and lower GI endoscopy
  4. Longer examination time improves detection of gastric cancer during diagnostic upper gastrointestinal



değişen bir profil kapak fotoğrafı 
bir blog ekledi 


Bilimsel adı ile Anal Fissür, halk arasında yaygın olarak Makat Çatlağı olarak bilinir. Makat bölgesinde en sık karşılaşılan ağrılı sorunlardan biridir. Makat çatlağı kanal girişinde başlayan ve içeri doğru uzanan 1-1,5 cm uzunluğunda ve 1-2 mm derinliğinde küçük bir yaradır aslında. Fakat bu küçüklüğünün yanı sıra çok ciddi ağrıları beraberinde getirir. Anal fissür sıklıkla kabızlık durumunun bir sonucudur. Dışkılama sırasında,  sert ve büyük hacimli dışkı makattan geçerken genişleme ve gerilmeye neden olduğu için mukozada yırtık ya da çatlamaya yol açar. Bu yaralar bazen hafif ağrı ve yanma hissi vererek birkaç gün içerisinde iyileşebilir. İyileşmeyen yaraların ise kendiliğinden geçmesi mümkün değildir. Ağrılar gittikçe artan bir seyirle devam eder. Artan ağrılar makat kaslarında istem dışı kasılmalara yol açar. Bunun sonucu olarak, anal kanal içinde kan dolaşımı zorlaşır. Dolaşımın bozulması yaranın iyileşmesini durdurur ve her tuvalet yarayı biraz daha derinleştirir. Bu evre akut fissür olarak değerlendirilir. Bu aşamada makat çatlağı, kas gevşetici kremlerle tedavi edilebilir. Kasın gevşemesini sağlayan krem sayesinde basınç düşer, kan dolaşımı düzelir ve yara iyileşebilir. Dışarıdan sürülen kremler sayesinde çatlağın 2-3 hafta gibi bir süre içerisinde iyileşme oranı %40 civarıdır. Bunun sebebi, kremlerle uzun süreli ve düzenli kas gevşemesi sağlanamamaktadır. Bu süre içerisinde iyileşemeyen çatlaklar artık kronikleşmiştir. Bu kronik makat çatlağı durumunda kremlerin işe yaraması beklenemez. Kronik anal fissür hastalığının tek tedavi yöntemi yakın zamana kadar LİS (Lateral İnternal Sfinterotomi) olarak bilinen ameliyat yöntemiydi. Bu ameliyat yöntemindeki başarı oranı oldukça yüksektir ancak ameliyatla tedavi yönteminin ciddi komplikasyonları vardır. Bu sebeple, başka tedavi yöntemleri araştırılmış ve Botoks enjeksiyonu ile makat çatlağı tedavi yöntemi bulunmuştur. 

Anal Fissür (Makat Çatlağı) Ameliyatının Sakıncaları:

Anal fissür tedavisindeki ameliyatlı (LİS yöntemi) yöntemle, kasılmaya sebep olan makattaki iç kas (internal sfinkter) kesilmektedir. Makattaki iç kasın kesilmesi gevşemeyi sağlayarak kan basıncını düşürür. Kan dolaşımının normale dönmesiyle yara iyileşir. Fakat kesilen bu kas artık kendini onaramaz. Ayrıca, kasın kesildiği yerde bir boşluk oluşduğundan burada delik şeklinde deformasyon meydana gelir. Bu delikden kalın bağırsak salgısı sızarak makatta daima bir nemlilik ve kaşıntı olmasına sebep olur. Az da olsa büyük abdest tutmaya yarayan kaslardan biri kesilmiş olduğu için, gaz kaçırma yada ishal durumlarında dışkı sızmasına da yol açabilir. Bunlardan başka ameliyat sonrası kanama, hematom, enfeksiyon ve apse gibi komplikasyonların görülmesi de söz konusudur.

Ameliyatsız Anal Fissür (Makat Çatlağı) Tedavisinin Avantajları:

Kronikleşen ve krem tedavisine cevap vermeyen anal fissür, botoks enjeksiyonu ile başarıyla tedavi edilebilmektedir. Ameliyatsız anal fissür tedavisinde LİS ameliyatında bahsi geçen kas kesilmez, kasın içine botoks enjekte edilerek kas gececi olarak felç edilir. Felç olan kas gevşer ve anal kanaldaki basınç düşer. Bu sayede kan dolaşımının düzelmesi sonucu yarada iyileşme meydana gelir. İyileşme süreci birkaç haftadır. Kas bu şekilde felçli olarak 3-4 ay kalır, bu süreden sonra kas yeniden çalışmaya başlar ve bu arada yara iyileşdiğinden her şey normale döner. Botoks kas içine ince bir iğne ile bir-iki dakika gibi kısa bir sürede uygulandığından, işlem öncesi herhangi bir öz hazırlık gerektirmez. Uygulama sonrası da sadece enjeksiyon yapıldığı için istirahate gerek yoktur. Hasta normla yaşantısına kaldığı yerden devam edebilir.

Bu sebeple; Botoks enjeksiyonu konforlu bir tedavi yöntemidir. 

 Anal Fissür Tedavisinde Botoks Enjeksiyonunun Ameliyata Göre Üstün Tarafları:

1- Uygulama öncesi hazırlığa gerek yoktur.

2- Ameliyat riskleri söz konusu değildir.

3- Birkaç dakika gibi çok kısa sürede uygulanır.

4- Uygulama sonrası istirahate gerek yoktur.

5- Ameliyat sonrası görülebilecek kanama, hematom, apse ve enfeksiyon riskleri yoktur.

6- Makat iç kası kesilmediğinden deformasyon oluşmaz, bu sebeple gaz kaçırma ve dışkı sızdırma söz konusu olmaz.

Sonuç olarak; Anal fissür (makat çatlağı) tedavisinde ameliyat yönteminin içerdiği komplikasyon ve riskler sebebiyle öncelikle ameliyatsız botoks enjeksiyon tedavisi tercih edilmelidir. Ancak iyileşmeyen durumlarda ameliyat yöntemi kullanılmalıdır.

  

Kaynaklar

  1.  Botulinum toxin for chronic anal fissure
  2. Use of botulinum toxin in anal fissure
  3. Comparison of botulinum toxin injection and lateral internal sphincterotomy for the treatment of chronic anal fissure
  4. Influence of botulinum toxin site of injections on healing rate in patients with chronic anal fissure



bir blog ekledi 

 

Rektal Tuşe Nedir ?

Tuşe sözcük anlamı, dokunma ya da temasla hissedilen veya bu temasın değerlendirilmesi sonucu meydana gelen algıdır.
Tuşe muayenesi, tıpta iki çeşit muayeneyi akla getirir.

 1- Vaginal Tuşe 

 2-Rektal Tuşe 

Her iki muayenede de vücüt içine uzanan bir boşluğa parmak ile girilerek o bölgede olabilecek hastalık bulgularının saptanması amacıyla uygulanır. Bu muayene tıbbi tetkik olanaklar o kadar çok gelişme sağlanmasına rağmen halen önemini kaybetmemiştir. Vaginal tuşe kadın hastalıkları uzmanlığının konusu olması nedeniyle biz burada rektal tuşe üzerinde duracağız.

Rektal Tuşe Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır?

-Makattan kan gelmesi
-Makat ağrısı
-Kabızlık
-Büyük abdest kaçırma
-Makatta şişlik
-Ürolojide prostat ile ilgili şikayetler.

Rektal Tuşe Nasıl Yapılır?

Ülkemizin ahlaki anlayışı ve utanma, çekinme duygusu nedeniyle hastalar sıklıkla tuşe muayenesinden kaçınmaktadır. Oysa bu tıpta olağan bir muayenedir. Konforlu bir muayene olmamakla birlikte normalde ağrısızdır. Hastaların rektal muayeneden kaçınmasını önlemek için, konu hakkında bilgilendirilmeli ve muayeneye uygun bir ortam hazırlanmalıdır.
Muayene odası kalabalıktan uzak olmalı, hastanın bakılacağı muayene masası bir paravanla odanın diğer kısmından ayrılmış olmalıdır.
Hastaya bayan veya erkek doktor tercih etme hakkı tanınmalıdır.
Doktorun yanında bir yardımcı sağlık personeli bulunmalı ve hasta isterse odada (paravanın diğer tarafında) bir yakını veya arkadaşını bulundurabilmelidir.
Hasta muayene masasına doktor veya sağlık personeli yardımıyla sol yan veya diz dirsek pozisyonuna alınır.
Doktor eldiven takar makata dışarıdan bakarak herhangi bir rahatsızlık olup olmadığını değerlendirir. Parmağına kayganlaştırıcı jel sürer, glutea yavaşça açılıp parmak anal kanala nazikçe sokularak muayene gerçekleştirilir. Hoş olmayan bu durum normal şartlarda ağrısızdır. Doktor muayene esnasında makat kaslarının normal çalışıp çalışmadığını anlamak için hastadan makatını sıkmasını isteyebilir. Muayene tamamlandıktan sonra hasta giyinir ve muayenenin sonuçları hastaya anlatılır.
Rektal tuşe muayenesi ile anal kanal ve kalın bağısağın alt 7-8 santimetreye kadar olan kısmında başta kanser olmak üzere bir çok makat hastalığının belirtileri saptanır veya teşhis konabilir.

Kaynaklar

  1. How to do and interpret a rectal examination in gastroenterology
  2. Digital rectal examination is a useful tool for identifying patients with dyssynergia
  3. Effectiveness of preoperative staging in rectal cancer: digital rectal examination, endoluminal ultrasound or magnetic resonance imaging?
bir blog ekledi 

Halk arasında basur olarak bilinen söz konusu makat hastalığı tıbbi olarak hemoroid ismi ile anılmaktadır. Oldukça sık karşılaşılan bir sorun olmasına karşın hastalar genellikle utanma duygusu yüzünden doktora başvurmazlar. Bu nedenle hastalığın görülme sıklığı konusunda net bir yorum yapılamamaktadır. 

Ancak hemoroid hastalığının görülme sıklığının tespit edilmesi için yapılan çalışmalar sorunun görülme sıklığı hakkında bilgi vermektedir.

Rastgele seçilen 927 hasta arasında yapılan bir araştırmada hastaların %38 inde hemoroid hastalığına dair bulgular tespit edilmiştir.  Hemoroid hastalarından 277 tanesinde 1. Derece, 70 hastada 2. Derece, 31 hastada 3.derece ve 2 hastada 4. derece hemoroidler tespit edilmiştir. [1]

Beslenme, ileri yaş, aşırı kilolu olmak gibi faktörler hastalığın görülme riskini arttırmaktadır. Bu nedenle genel nüfusta yapılan araştırmalar farklılık göstermektedir. Örneğin 40 yaş üstü bireylerde sorunun görülme riski yüksektir. 40 yaş üstü bireylerde neredeyse her iki kişiden birinde hemoroid problemine rastlanmaktadır. 

Hastalığın görülme riskini arttıran faktörlerle alakalı yayınlanmış bilimsel makaleye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. 

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4755769/

 Hemoroid Tedavisi Nasıl Yapılır?

İnsanların yarısında görülecek kadar sık rastlanan bu hastalığa onlarca çeşit tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Buna rağmen henüz farklı evrelerdeki tüm hastalara uygulanabilecek ideal bir tedavi yöntemi tanımlanmamıştır. 

Aynı hastalığa farklı doktorlar tarafından farklı tedaviler önerilmektedir. Bu durum hastalar açısından kafa karışıklığı ve tedavide tereddütlere neden olmaktadır. 

_________________________________________

[1] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21932016


Farklı birçok tedavinin bulunmasının neden olduğu kafa karışıklığının ortadan kaldırılması için öncelikle hastanın makat bölgesinin anatomisi hakkında bilgilendirilmesi faydalı olacaktır. Bu sayede farklı tedavileri artı ve eksileri hastalar tarafından daha net anlaşılabilir. Ayrıca hastaların bilgilendirilmesi tedaviye karar verilmesi hakkında faydalı olacaktır.

Uygulanacak tedavi veya tedaviler hemoroidin derecesine göre belirlenmelidir.

Hemoroid Evreleri

Hemoroid hastalığı oluşan memeciklerin makattan sarkması durumuna göre 1 ile 4 arasında derecelendirilmektedir. 

1.evre hemoroidde basur memeleri yeni oluşmaya başlar ve makat dışına sarkmazlar.

2.evre hemoroidde basur memeleri tuvalet ihtiyacı giderilirken ıkınma ile makat dışına sarkar, ıkınma bittikden sonra kendiliğinden anal kanal içine geri döner.

3.evre hemoroidde basur memeleri tuvalet esnasında makat dışına sarkar, tuvaletten sonra kendiliğinden anal kanala çekilmezler.İçeri girmeleri için elle itilmeleri gerekir.

4.evre hemoroidde basur memeleri kalıcı olarak makatın dışına sarkmış haldedir, el yardımıyla da anal kanal içerisine itilemezler.

1 ve 2. Evre Hemoroid Tedavisi

Beslenme ve tuvalet alışkanlığının düzeltilmesi (kabız kalmama, tuvalette uzun oturmama ve çok ıkınmama vs.) çoğunlukla yeterli olur. İlaç kullanımının faydaları tartışmalıdır. İlaçlar hemoroid memesinin ortadan kalkmasını sağlamaz, komplikasyon gelişmişse (tromboz, anal hematom gibi.) şikayetlerin yatışmasına yardımcı olabilir.

2. ve 3. Evre Hemoroid Tedavisi

Komplikasyon gelişmişse ilaç ve tavsiyelerle düzeltilir. Hemoroidin kalıcı tedavisi için girişimsel tedavi yöntemlerinden yararlanılır. Girişimsel tedaviler (Rubber bant, İnfrared fotokoagulasyon, skleroterapi gibi…) için narkoz gerekmez, ayakta  5-10 dakika gibi kısa bir sürede kolay uygulanır. İşlem sonrasında istirahat gerekmez, genellikle sonraki gün rahatlıkla işe devam edilebilir.

4. Evre Hemoroid Tedavisi

Yukarıda tarif ettiğimiz tedavi yöntemleri yeterli iyileşme sağlamaz. Çok prolabe olmamış erken 4.cü evre hemoroidler THD veya laser ile genel anastezi altında tedavi edilebilir. Hastayı THD tedavisi yapıldıktan sonra aynı gün, Laser tedavisinde ise 1 gün sonra hastaneden taburcu etmek mümkündür. İlerlemiş 4.cü evre hemoroidlerin tedavisi için geleneksel cerrahi yöntemlerinden biri önerilir. Geleneksel cerrahi sonrasında hasta  3 hafta boyunca zahmetli bir iyileşme dönemi geçirir. Cerrahi tedavinin komplikasyon oranı da oldukça yüksektir.

 Basur hastalığında seçilen tedavi yöntemi çok önemlidir.

   -Makat tuvalet esnasında 4-5 cm çapına kadar genişleme ve sonra büzüşerek gaz ve sıvı kaçırmayacak şekilde kapanma yeteneğine sahiptir. Uygulanacak tedavi yöntemlerinin bu anatomik ve fonksiyonel yapıyı bozmaması gerekir. 

Bilindiği gibi insan dokusuna yapılan cerrahi müdahale ve doku tahribatı yerinde skar (nedbe) dokusu oluşturarak iyileşir. Bu iyileşme dokusu serttir ve esneme özelliği yoktur. Makatta çepeçevre skar dokusu oluşturacak agresif bir cerrahi girişim makatın esneme ve büzüşme fonksiyonunu bozar, darlık ya da dışkı kaçırmaya sebep olur.

Hemoroid hastalarına genç yaşlarda erken evre basur için (1-2 ve 3.cü derece hemoroidlerde) yapılan cerrahi tedavilerde tekrarlama ihtimali daha yüksektir. Tekrar ameliyat veya başka müdahaleler yapmak gerekebilir. Anal fissür, anal fistül, kondilom gibi küçük cerrahi müdahale gerektiren başka hastalıkların gelişmesi durumunda tekrarlanacak cerrahi müdahalelerle makatta geniş skar dokusu ve anatomik deformasyonlar oluşur.

 Bu skar ve deformasyon dokusu makatta darlık (makatın yeterince genişleyememesi) veya yetmezlik (gaz ve feçes kaçırma) gibi komplikasyonlara sebep olabilir. 

Şüphesiz ameliyatın gerekli olduğu durumlarda bu girişimleri olmaktan kaçınılmamalıdır, ancak erken yaşlarda ve hemoroid 4.cü evre olmadan klasik ameliyat tercih edilmemelidir.

Ayrıca skar yapan girişimlere alternatif bunu oluşturmayan girişimler varsa bunlar tercih edilmelidir. Örneğin; hemoroid tedavisinde THD (HAL-hemoroidal arter ligasyonu) müdahalesinde hemoroidi besleyen atar damarlar anal kanal içine sokulan bir ultrason probu yardımıyla tespit edilip bağlanmakta herhangi bir kesme dikiş veya doku tahribatı yapılmamaktadır.

 Buna bir başka örnekte; anal fissürde ameliyat yerine botulinum toxin enjeksiyonu uygulanmasıdır. Ameliyatta iç kas kesilir, botulinum toksin uygulamasında ise sadece aşı enjektörü ile kas içine 2 cc ilaç verilir. Hem THD hem de botulinum enjeksiyonu uygulanmasında hastalar ertesi gün işlerine dönebilmekte ve anal kanalda skar dokusuna sebep olmamaktadır. 

Bu tedavi yöntemlerinin tercih edilmesi yukarıda bahsettiğimiz anal darlık, anal yetmezlik, kanama, hematom, abse gibi komplikasyonlardan kaçınmayı sağlar.

Makat ameliyatlarında ve özellikle hemoroid de doku kaybı ve doku tahribatı yapmayan veya minimum yapan yöntemler tercih edilmelidir. Tabi ki hemoroid de yapılacak müdahale yönteminin belirlenmesinde tek kriter bu değildir. Müdahale sonrası ağrı, kanama, hematom, abse gibi komplikasyon gelişme risklerinin de hesaba katılması gerekir. Bu komplikasyonlar sıklıkla klasik cerrahide görülür. Hastalara, yapılacak tedavi yönteminin etkinliği, iyileşme süresi ve tekrarlama ihtimali konusunda bilgi verip beklentilerine en uygun tedavi yöntemini tercih etmeleri sağlanmalıdır.


Kaynaklar

  1. Rational approach to treatment of hemorrhoids based on a theory of etiology
  2. Retroflexed endoscopic band ligation of bleeding internal hemorrhoids
  3. Ligation-anopexy for treatment of advanced hemorrhoidal disease
  4. Optimal treatment of symptomatic hemorrhoids







Harita

Hekim.Net

Close