bir blog ekledi 

Genelde tıp bilimi ve özelde alanım olan ortopedi-travmatoloji biliminde tedavi olarak yaptığımız; iyileşme mekanizmalarına destek vermek ve onların rahatça çalışacağı bir ortam hazırlamaya çalışmaktır. Bir örnekle açıklamak gerekirse; bir kırık oluştuğunda, kırık kemik uçları birbirinden uzakta kalırsa; kemik iyileşme hücreleri kaynamayı yani kırık kemik uçları arasında bağlantı sağlamayı başaramaz. Ortopedi-travmatoloji uzmanı olarak, birbirinden uzakta duran kemik kırık uçlarını yaklaştıracak bir tedavi uygulayarak -örneğin ameliyat- iyileşme için uygun ortam sağlamaya çalışıyoruz aslında. Esas iyileşmeyi kim yapıyor? Vücudumuzun kendisi. Genellikle hekimlerin görevi iyileşme için uygun ortam sağlamak olarak kısaca söylenebilir. Buradan bir sonuç daha çıkartabiliriz. Eğer vücudun kendi iyileşme mekanizmaları olmasaydı, tıp bilimi başarılı olamazdı. Koruyucu hekimlik uygulamalarını yani hastalıklar oluşmadan, önlenmesini amaçlayan hekimlik kısmını burada biraz ayrı tutmak gerekir. Koruyucu hekimlikte; iyileşme mekanizmalarının bozulmasını engellemek için bir uğraş vermemiz gerekmektedir.

Son yıllarda teknolojik ilerlemenin getirdiği yansımalar tıp alanında da karşımıza çıkmaktadır. Hemen ilk aklımıza iyileşmeyi hızlandırmak gelmektedir. Aslında halen iyileşme için iyi ortam sağlamakta çok iddialı olduğumuzu söyleyemeyiz. Bir alanı bitirmeden diğer bir başka alanda araştırma yapmaya çalışıyoruz aslında. Belki de doğrusu bu. Bilmiyorum. Buradaki sıkıntı bir hocamızın örnek verdiği gibi, iyileşme mekanizmalarını hızlandırmaya çalışmak, bir bebeğin erken gelişimini sağlamaya çalışmak gibidir. Erken doğum ve beraberindeki başka sorunlara yol açabilir. Hayatın her anında hızlanmanın görüldüğü dünyamızda, henüz her türlü iyileşmede hızlanma sağladığı gösterilen bir ürün ortaya konulamadı veya bulunamadı. Her bilim dalında olduğu gibi ortopedi ve travmatoloji alanında da, kemik, kıkırdak ve kas gibi birçok dokunun iyileşmesini hızlandırmak adına çok sayıda çalışma yapılmıştır. Geldiğimiz noktada her hastada etkili olan, %100 kaynama garantili, iyileşme garantili bir ürün henüz bulunmamıştır. 

Bu arada kemik suyunun kırık kemik kaynaması, iyileşmesi üzerine  etkisi ile ilgili 2011 yılında bir çalışma planlamıştık. Gerçekten kaynatılan kemikten kaynatma suyuna başta kalsiyum olmak üzere kemik içerisindeki elementler ve bazı kimyasallar geçmekte miydi? Çalışma 2 aşamalıydı. Önce bu sorunun cevabı verilecek, ikinci aşamada ise kırık iyileşmesinde kaynatılmış kemik suyunun etkinliği deneysel olarak araştırılacaktı. Birinci aşamasını gerçekleştirdiğimiz çalışmada, başta kalsiyum olmak üzere, birçok elementin kaynatma süresine ve tuz eklenip eklenmemesine bağlı olarak, kaynatılmış suda arttığını gördük. Vücutta çok az miktarda bulunan ama önemli role sahip olan eser elementler de kaynatma suyunda bulundu. Diğer yandan yapılan çalışmalarda, özellikle uzun-büyük kemik kırığı ile beraber, iyileşmenin belli döneminde D vitamini ve kalsiyum ihtiyacının arttığı gösterildi. 

Sonuç olarak; iyileşme ve onu hızlandırmaya yönelik çalışmalar teknoloji hızlandıkça, dünya hızlandıkça artarak devam edecektir. Bu aslında hücrenin sırlarının keşfedilmesi ile yakından ilişkilidir. İyileşme mekanizmaları hakkındaki bilgilerimiz arttıkça, vücudun kendi kendini iyileştirmesi için hekimler olarak çok daha iyi ortamlar oluşturacağız. Temel tıp bilimlerindeki araştırmalar bu nedenle önemlidir. Kliniğe, pratiğe yansımaları çok geç ortaya çıksa da, tıp biliminin temellerine önem vermemiz gerektiği bir kez daha aşikardır.

Yorumlar

Hekim.Net

Close