Abdullah Biraderler ...
Abdullah Biraderler ...
Astzavur Hümüzyan II. Abdülhamit'in babası Abdülmecit döneminde mübayacıbaşı idi.
Sevilen biriydi.
Müslüman olması teklif edildi.
Kabul etti...
Osmanlı'daki neredeyse tüm dönmeler gibi, “Allah'ın kulu” anlamına gelen “Abdullah” adını aldı.
Osmanlı fotoğraf tarihine damga vuracak “Abdullah Freres” yani Türkçesiyle, “Abdullah Biraderler” adı böyle doğdu.
Vichen (1820-1902), Hovsep (1830-1908) ve Kevork Hümüzyan (1839-1918) adlı üç kardeş “Abdullah Biraderler” olarak dedeleri sayesinde iyi eğitim aldılar...
Vichen, saray ressamıydı.
Kevork, Venedik'teki Murad Raphaelyan Okulu'nda resim ve fotoğraf üzerine öğrenim gördü.
Yıl, 1858…
İstanbul'da fotoğraf stüdyosu açan Alman Rabach yanında fotoğrafçılığa başlayan Vichen, Venedik'ten dönen kardeşi Kevork ve Hovsep ile bu stüdyoyu devraldı.
Fotoğrafçılığı geliştirmek için Paris'e gittiler.
Abdülaziz döneminde sarayda da fotoğraf çekmeye başladılar. Şöyle oldu:
Abdülaziz'e “Abdullah Biraderler”den bahsedildi. Çünkü padişah, kamu dairelerine astırmayı düşündüğü portresine aşıktı ve bir türlü iyi çekilemediğini düşünüyordu!
Beyoğlu'nda stüdyosu bulunan Fransız fotoğrafçı Jules Derain'e çektirdiklerinden hiç memnun değildi... Yıl, 1863… Abdullah Biraderler Abdülaziz'in İzmit'teki av köşküne davet edildi. Padişahın onlarca portre fotoğrafını çektiler.
Bu portreden son derece memnun kalan Abdülaziz, asıl görüntüsünün “Abdullah Biraderler”in çektiği fotoğraftaki gibi olduğunu söyleyerek, bundan sonra sadece “Abdullah Biraderler”in çektiği fotoğrafların sarayda ve kamu binalarında kullanılmasını emretti.
Daha sonra kardeşleri, verdiği bir buyrukla “Ressam-ı Hazret-i Şehriyarî” unvanı ile onurlandırdı...
Böylece “Abdullah Biraderler” Osmanlı Sarayı'nın fotoğrafçısı oldular. Yıldızları parlamaya başladı. 1867 Uluslararası Paris Fuarı'na katılan “Abdullah Biraderler”in çalışmaları o denli takdir edildi ki, çok geçmeden milletlerarası şöhrete ulaştı.
Bir yıl sonra…
Yıl, 1868…
Fotoğraf çektirmeyi pek seven Galler Prensi Veliaht Edward'ın İstanbul seyahatinde çektirdiği ve çok beğendiği fotoğraflar, “Abdullah Biraderler”e 1890 yılında “Kraliyet Fotoğrafçısı” unvanını kazandırdı. II. Abdülhamit tahta oturduğunda “Abdullah Biraderler” ile çalışmaya devam etti. Ancak…
İlişki bir yıl sonra “Abdullah Biraderler”in kovulmasıyla sonuçlandı. Şöyle: Rus Prens Nikolay 1870'li yıllarda İstanbul'a geldiğinde “Abdullah Biraderler”in stüdyosuna giderek fotoğrafını çektirdi. Prens ile “Abdullah Biraderler” arasında gelişen muhabbet sonraki yıllarda da devam etti...
II. Abdülhamit 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı'ndan yenilgiyle çıktı. Ayastefanos Antlaşması nedeniyle İstanbul'a tekrar gelen Prens Nikolay, “Abdullah Biraderler”in stüdyosunu bir kez daha ziyaret etti ve yine fotoğraf çektirdi.
İşte bu ziyaret II. Abdülhamit'in kulağına gidince, “Abdullah Biraderler” saraydan kovuldu; işletmelerinin ve kartvizitlerinin üzerinde “Zât-ı Hazret-i Şehriyârînin Fotoğraf ve Ressamı Abdullah Biraderler” ibaresi yer alan tuğrayı kaybettiler...
Padişahın mahlası yer alan bu tuğra önemliydi; çünkü, Osmanlı'nın son döneminde sivil bir işletmenin kullandığı belki de ilk ve tek devlet menşeli semboldü. “Abdullah Biraderler” bunu kartlarında, zarflarında ve işletmelerinin üzerinde kullanıyordu.
Tuğrayı kaybeden “Abdullah Biraderler”e yardım amacıyla Prens Nikolay'ın emriyle Rus sefiri General İgnatiyef sadrazama müracaat etti. “Abdullah Biraderler”, kaybettikleri padişah tuğrasını ancak 1890 yılında geri kazanabildi. Dokuz yıl Mısır hıdivinin çağrısı üzerine Kahire'de kaldılar. İstanbul'a döndüklerinde işleri bozuldu.
Beyoğlu'na taşıdıkları stüdyolarını sattılar.
Yıl, 1899 idi.
Sonra yaşamlarını kaybettiler.
Ancak çektikleri fotoğraflarla isimleri ölümsüz oldu..